0c

Haziran 18, 2009

erkeğin, en temel arzusu, yani orgazmı elde ettiği anda bu arzuya yabancılaşması... arzuların arzusu erkeğe -artık üremek gibi bir görevi olmayan erkeğe-, hiçliğin kapılarını zorlatır. erkek nesli, kadının, dişinin, yani doğanın, doğurganın hizmetinde yok olmaya mahkumdur. yaşam ve ölümün etrafında çevirdiği diyalektiğin yarattığı kısır döngü girdiği çabayı bu yüzden boşa çıkarır.
her şeyin sahibi olmak isteyen, sahibi olmazsa hükmedemeyeceğini bilen erkek, işte tam da bu hasedinden kadını, yani yaşamın ve hazzın kaynağını malı gibi görür. birkaç yüzyıldır bunu çözmüş olan batı bile, fazla bilginin getirdiği gücün sorumluluğunu paylaşamayınca, ölümden öldüresiye korktukları için, ülkeleri, toplumları, sahip oldukları sahte değerler adına her şeyi yapmayı göze alan insanlar yönetir.

varoluşun kendini anlamlandırma çabası, bu yüzden hep kısır kalır. çünkü aslında her şeyin cevabı çok basittir: üremek. geri kalan her şey üremek adına yaratılan bahanelerdir. insanın doyumsuzluğu ve açgözlülüğü bu cevabı reddetmesinden gelir. bir tek sanat hem cevap olur, hem soru: o hem ölüme hem yaşama giydirir ve sınır tanımaz. çünkü sanat yaşamı olduğu gibi kabullenme çabasından başka bir şey değildir. ya da olmasını istediğimiz gibi.


0 comments:

Yorum Gönder

Çürümenin Blogu © 2008 Blog Design by Randomness