a. 1. yalnız olma durumu, kimsesizlik: dostlarla da yollar ayrılalı bir bir / gittikçe artıyor yalnızlığımız -c. s. tarancı. 2. kimse bulunmama durumu, ıssızlık, tenhalık.
güncel türkçe sözlük
yalnızlık ing. isolation
bir nesnenin bağlı olduğu coşkudan kopup ayrılması. (kollektif bilinçaltından kimi gerecin kopup bilince yükselmesi sonucu olarak kişinin benzerlerine karşı yabancılık geliştirmesi.)
bsts / ruhbilim terimleri sözlüğü 1974
(ana rahminden çıkıp dünyayla ilk tanıştığımız anda bizi karşılayan ilk şeyin acı olması ne büyük talihsizlik. ilk verdiğimiz tepki de ağlamak. ilklere verdiğimiz önemse pek meşhur. sonuçta acı alışılan bir şey ve ağlamakla ömür geçmiyor. şimdi oldu mu sana tüm hayatın acıyla mücadele. yalnızlıksa acıya acıyla bulunmuş en acılı çare. kelime oyunu yapmıyorum bu sefer, gerçekten öyle. üstelik biz yaşamı değerli bile bulmuyoruz mücadele içermedikçe. zor yaratıklarız, tatmin olmuyoruz. halbuki içimizdeki robinson crusoe'ların bile cuma'ları var. şunu anlayamıyorum: eğer yalnızlık öteki'nin eksikliğiyse, neden yalnız hissetmekle yalnız olmak arasında uçurumlar var? işte o uçurum insan, biz, her birimiz...)
gerçek yalnızlıkta insanın dili tutulur, konuşamayacak hale gelir bir süre sonra -ya da tam ters teperek, kendisiyle konuşacak hale. gerçekten yalnız kalmış kişi kimsede iz bırakmaz, çünkü onu kimse duymamıştır -kendinden başka. rousseau gezerken yapayalnız düşlerini yazdı, kırdı bir şekilde yalnızlığı, zamana meydan okudu. oğuz atay kendisini önce ikiye, sonra bilmemkaçlara böldü. saymakla bitmez yalnızlıkla mücadele. ve sanki acı insana, yalnızlık allah'a mahsus. hayvanlara özenmekse ayrı bir mevzu, demek ki bilincin kendini reddedip yine de yaşamak istediği bir nokta da var. belki acı, tam da adı acı olduğu için insana mahsus. bu yüzden iyi ya da kötü, hepimiz birer yalnızlık yetiştiriciyiz. ve yalnızlık zamanla yetişir, zamanla yarışarak değil.
(allah'ın bir tane adı olmalıydı, o da yalnızlık. yalnızlığımızı her hissettiğimizde tanrıyı hissetmiş olurduk belki böylece.)
(allah'ın bir tane adı olmalıydı, o da yalnızlık. yalnızlığımızı her hissettiğimizde tanrıyı hissetmiş olurduk belki böylece.)
Sens-tu le sens?
yalnızlık allaha mahsus
yalnızlık allah'a mahsussa yalnızlığına sahip çıksın, yıllardır yalnızlığı bende duruyor, atıp satamıyorum da, suçlusu ben olacağım diye. bir gün de merak edip aradığını, "yalnızlığım sende kalmış, almaya geldim" dediğini görmedim, duymadım.
(cyrano, 12.07.2003 05:06)
Ekşi sözlük
Tu as cru passer, longer les avenues, dériver dans la ville, suivre le chemin des foules, percer le jeu des ombres et des fissures.
Mais rien ne s'est passé: nul miracle, nulle explosion.
Tu n'as rien appris, sinon que la solitude n'apprend rien, que l'indifférence n'apprend rien: c'était un leurre, une illusion fascinante et piégée.
Tu étais seul et voilà tout et tu voulais te protéger: qu'entre le monde et toi les ponts soient à jamais coupés. Mais tu es si peu de chose et le monde est un si grand mot.
L'indifférence est inutile. Tu peux vouloir ou ne pas vouloir, qu'importe! Faire ou ne pas faire une partie de billard électrique, quelqu'un, de toute façon, glissera une pièce de vingt centimes dans la fente de l'appareil. Tu peux croire qu'à manger chaque jour le même repas tu accomplis un geste décisif. Mais ton refus est inutile. Ta neutralité ne veut rien dire. Ton inertie est aussi vaine que ta colère.
Adsız
5 Aralık 2009 21:43je suis l'homme qui dort, mais toi, qui es-tu?
raisinsec
6 Aralık 2009 13:22c'est peut-être double-u en personne
Adsız
12 Aralık 2009 02:32