1c

Ekim 09, 2009

boş kağıda bakmak meditasyon gibi sanki. gerçi artık klavyeyle ekranımız, tuşlarımızla ağ tarayıcımız var. türkçe windows'umuz, yerli malı yurdun malı pimapen pencerelerimiz var. - bu giriş hiç iyiye alamet değil, bırakmalı bu beylik nanıma koşan beyhude lafları. hem sadede daha yolumuz uzun. kim bilir belki okuru hemen yolun başında sapa yollara sokmak gereklidir. okur dediğin saftır ne de olsa, sözcük sözcük takip eder seni istediğin uca. çekiştirirsin çekiştirirsin... evet sevgili yazar, aslında sen her yazında okuru çekiştirirsin. kendine değindiğini düşündürüp, seni okuyacak olanları hesaplayıp onları da kendini yargıladığın gibi yargılarsın. fikirlerini satmaya kalkarsın, dilin türlü oyunlarıyla cambazlık yaparsın. evet dil senin sirkin, sen de arkasındaki şarlatansın. fransız sözcükler bile çağırırsın sirkini zenginleştirmek için. bu saatten sonra bir sadede bile ne gerek var ki? varacağımız yer yine aynı aymazlık. hangi yazı hayatımızı değiştirebilecek kudrette, ve hangimizi? içimizi okşamaktan, zaten bildiklerimizi bize yeniden hatırlatmaktan başka bir işe yaradıkları yok. içinde barınanları bilenler okumaz ki zaten.

- sadede gelmeden ermeli saadete. yermeli dünyada gaye adına ne varsa. sermeli tüm hataları, hatta belki tadına bile bakmalı. ve sonunda, yakmalı ardına aklananı... -

1 comments:

  1. neyim kaldı ki senden başka!

Yorum Gönder

Çürümenin Blogu © 2008 Blog Design by Randomness